Taekwondo üzerine söyleyecek sözüm çok, daha da çoğalıyor. Hayatıma giren önemli mihenk taşlarından biridir. Hayatımın birçok döneminde birçok şeye taekwondo gözüyle bakıyorum. Taekwondoyla tanıştığım güne şükür ediyorum. Taekwondo sevgimi şöyle açıklayabilirim. Korece öğrendim. Şu an okuyup, yazabiliyorum. Orta seviyede konuşabiliyorum.
Kısa bir girizgahtan sonra yazıma geçeyim. Ülkemizde taekwondo faaliyetleri federasyon seviyesinde devam etmedir. Benim sitem ettiğim nokta, böyle kurumsal yapıların tutumları. Evet başarı olarak çok iyiyiz. Güney Kore' den sonra ikinciyiz diyebiliriz.
İstediğimiz bu mu?
Başarı. Bazı yetenekli sporcuları seç. Yüklen, sıkı antreman proramı, diyet vb.
Bunlar olsun olmasın değil. O zaman ne?
Birinci olumsuzluk, bu sporcular hayatının belli bir kısmında popüler, sonraları yoklar, bu nasıl iş?
Hamide Bıçkın Tosun, Bahri Tanrıkulu...
Bu sporcular, yetenekli. Fiziksel kapasitesi uygun. Ya olmayanlar. Taekwondo bunları görmüyor. Başarı yok çünkü onların gözünde. Bu da ikinci olumsuzluk.
Üçüncü olumsuzluk, hayat boyu taekwondo kavramının olmaması. Yapılmaya çalışılmaması.
Taekwondo' nun dövüş sanatı, dövüş sporunun felsefesine, mantığına ters. 50 yaşında taekwondo'ya başlayacak birisine nasıl bakılır?
Peki bu olumsuzların kazandırdığı nedir ülkemiz taekwondasına?
Başarı. Evet. Tek olumlu yan. Reklam. Ülkemiz uluslararası camiada konuşulur oluyor. Taekwondo' nun ülkemizde tanınmışlığı artıyor. Bu taekwondo için çok önemli ve kaçınılmaz.
Peki ama bu olumsuzluklar nasıl çözülecek?
Federasyon çatısı altında iki kısıma bölünecek, müsabık ve kültür diye.
Müsabık şu anda olduğu gibi.
Kültür ise eski sporcular önderliğinde çoğu yaşı (3yaş - sınırsız) kapsayacak şekilde genişletilmeli. Yoğun bir program oluşturulmalı. Taekwondo felsefesi işlenmeli. Kültür fizik dediğimiz uygulamalar yapılmalı. Dernekler, söyleşiler, festivaller tertip edilmeli. Bunlar sonraki iş. Büyüyerek devam edeceğini düşünüyorum.
13 Temmuz 2017 Perşembe
7 Temmuz 2017 Cuma
Suriyeli Kız
Dünyanın belli bir kısmının bildiği gibi Suriyeli savaş göçmenleri yurdumuzda misafir edilmektedir. 3 sene 4 sene derken zaman artmakta, ensar sabırsız, muhacir şaşkın hale gelmekte.
Çözülse de evli evine köylü köyüne cümleleri duyulmaya başlandı. Yurdun çeşitli yerlerinden Suriyeli kavgaları, anlaşmazlıkları gelmeye başlandı.
Böyle bir ortamda başımdan geçen bir olayı anlatmak isterim.
Suriyeli kız, sarı saçlı, kıvırcık, ela, yeşil arası gözler, 1,10 civarı boy, üstübaşı toz toprak, ayağında terlik, ayak parmakları kirli, hava soğuk, kış günü, üstünde ince bir hırka.
Ekibiyle birlikte dolaşıyor,7-8 yaşlarında, ekip üyeleri aynı paspallıkta, kardeşi, arkadaşları, komşuları olabilir. Hepsi çocuk. Ekip 5-6 kişi. Bizim Suriyeli kız lider pozisyonunda.
Ellerindeki selpakları pay ediyor, yol gösteriyor gibi sorumluluğu var anlaşılan.
Dedim ya kış ayı, soğukta dışarda geziyorlar, esnaf esnaf, dükkan dükkan.
Kimisi iteler ekibi, kimisi tatlı dille kovar. Niye kovdunuz diye sorduğumda içerisi ağır kokuyor diye zerzenişteler. Benimde bir-iki defa kovmuşluğum vardır.
O bir iki defa kovduğum zamanlardan birinde ekip hızlıca beni görünce dışarı kaçtı. Hemen sonra grup lideri suriyeli kız tek girdi içeri. Ona da kızdım. Dinle. Dinle. Dermiş gibi hareket yaptı. Su istiyoruz dedi. Su var mı? Türkçesi yok denecek kadar.
Bir garip geldi bana. Hava soğuk. Nasıl içiniz yandı bu kadar. Dışardasınız bir de. Var dedim. Bunlara içerdeki damacadan 1,5 lt lik şişe doldurdum. Kağıt bardak verdim. Aldı. Yüzüme bakmadan çıktı.
Çaktırmadan kapıdan bakıyorum. Hala susadıklarına inanamıyorum. İçiyorlar. Lıkır Lıkır içiyorlar. Azar azar. Sırayla. Son kişiye doğru bardak, buruştu gitti. Şişe bitmeden soğuk mermerden kalkıp gittiler.
Sonraları 2-3 günde bir uğrar oldular. Abi Su... Abii Su...
Müşteri varsa içeride gidene kadar bekleyin anlamında işaret yapıyorum anlıyor. 1-2 dk bekleyip, müşteri çıkınca geliyor içeri. Suyu ve bardağı hazır. Ekibini suluyor. Bu olay bir müddet devam etti. Sonra Suriyeli çocuklar sanırım okul veya rehabilite gibi merkezlere alındı. Pek dışarda da görmedim.
Bu olay 1,5 sene olmuştu.
Az önce o Suriyeli kızı gördüm. Filmlerdeki gibi eli, yüzü bakımlı. Üstübaşı temiz. Çocuk olmuş yani.
Dükkanının önünden geçerken durmuş. Tanımadım. Dikkatli bakınca tüm bu size anlattığım olaylar gözümün önünden geçip şak diye tanıdım.
Durdu. Beni görmek için gözlerini dükkanda gezdirdi. Beni gördüğünde güldü. Gülüşü 1-2 saniye sürdü. El salladı. Bende salladım.
O uzaklaştı. Benim gözüm doldu.
Çözülse de evli evine köylü köyüne cümleleri duyulmaya başlandı. Yurdun çeşitli yerlerinden Suriyeli kavgaları, anlaşmazlıkları gelmeye başlandı.
Böyle bir ortamda başımdan geçen bir olayı anlatmak isterim.
Suriyeli kız, sarı saçlı, kıvırcık, ela, yeşil arası gözler, 1,10 civarı boy, üstübaşı toz toprak, ayağında terlik, ayak parmakları kirli, hava soğuk, kış günü, üstünde ince bir hırka.
Ekibiyle birlikte dolaşıyor,7-8 yaşlarında, ekip üyeleri aynı paspallıkta, kardeşi, arkadaşları, komşuları olabilir. Hepsi çocuk. Ekip 5-6 kişi. Bizim Suriyeli kız lider pozisyonunda.
Ellerindeki selpakları pay ediyor, yol gösteriyor gibi sorumluluğu var anlaşılan.
Dedim ya kış ayı, soğukta dışarda geziyorlar, esnaf esnaf, dükkan dükkan.
Kimisi iteler ekibi, kimisi tatlı dille kovar. Niye kovdunuz diye sorduğumda içerisi ağır kokuyor diye zerzenişteler. Benimde bir-iki defa kovmuşluğum vardır.
O bir iki defa kovduğum zamanlardan birinde ekip hızlıca beni görünce dışarı kaçtı. Hemen sonra grup lideri suriyeli kız tek girdi içeri. Ona da kızdım. Dinle. Dinle. Dermiş gibi hareket yaptı. Su istiyoruz dedi. Su var mı? Türkçesi yok denecek kadar.
Bir garip geldi bana. Hava soğuk. Nasıl içiniz yandı bu kadar. Dışardasınız bir de. Var dedim. Bunlara içerdeki damacadan 1,5 lt lik şişe doldurdum. Kağıt bardak verdim. Aldı. Yüzüme bakmadan çıktı.
Çaktırmadan kapıdan bakıyorum. Hala susadıklarına inanamıyorum. İçiyorlar. Lıkır Lıkır içiyorlar. Azar azar. Sırayla. Son kişiye doğru bardak, buruştu gitti. Şişe bitmeden soğuk mermerden kalkıp gittiler.
Sonraları 2-3 günde bir uğrar oldular. Abi Su... Abii Su...
Müşteri varsa içeride gidene kadar bekleyin anlamında işaret yapıyorum anlıyor. 1-2 dk bekleyip, müşteri çıkınca geliyor içeri. Suyu ve bardağı hazır. Ekibini suluyor. Bu olay bir müddet devam etti. Sonra Suriyeli çocuklar sanırım okul veya rehabilite gibi merkezlere alındı. Pek dışarda da görmedim.
Bu olay 1,5 sene olmuştu.
Az önce o Suriyeli kızı gördüm. Filmlerdeki gibi eli, yüzü bakımlı. Üstübaşı temiz. Çocuk olmuş yani.
Dükkanının önünden geçerken durmuş. Tanımadım. Dikkatli bakınca tüm bu size anlattığım olaylar gözümün önünden geçip şak diye tanıdım.
Durdu. Beni görmek için gözlerini dükkanda gezdirdi. Beni gördüğünde güldü. Gülüşü 1-2 saniye sürdü. El salladı. Bende salladım.
O uzaklaştı. Benim gözüm doldu.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)